YusuF GüNéY vé TTNéT MüZiK RöPorTaJı

Bu zamana kadar neler yaptınız? Nasıl bir hayatınız oldu?
Ben 14 yaşında Londra'ya gitmiş işçi bir ailenin çocuğuyum. Bir sene kadar bir şey yapamadım, yeni gittiğimden dolayı. 16 yaşında koleje gittim, dil öğrenmeye, meslek öğrenmeye ve çalışmaya başladım. İlk önce kebapçıda başladım, ondan sonra güvenlik görevliliği, barmenlik, baklavacılık, şoförlük yaptım. En son şoförlükten pazarlama müdürlüğüne geçmiştim. Derken Rafet El Roman'la tanıştım, dört sene oldu. Ondan sonra müziğe başladım.



Daha önce müzikle uğraşmamış mıydınız? Rafet El Roman'la tanışma isteği nasıl oluştu?
Öncesinde müzikle hiç alakam yoktu, sadece çok iyi bir dinleyiciydim. Büyük bir Rafet El Roman hayranı olduğum için tanışmak istedim. Çok büyük bir seveniydim. "N'aparım da tanışırım?" diye düşünmeye başladım. O zamanlar amatörce şiirler yazıyordum. "En iyisi beste yapayım, kabul eder de kullanırsa zaten ister istemez bir irtibat içine gireriz" dedim ve oturdum şiirlerimden birini besteledim. Şansıma 2005 Haziran'ında, tam da doğum günümde, Londra'da konseri oldu. Zar zor kulise girdim, tanıştım.



Kulise girmeyi nasıl başardınız?
Gazeteci kılığına girdim. Bir gazeteci arkadaşımın basın kartını taktım, bir de kamerasını aldım. Girdim, şarkımı götürdüm. Albümdeki 10. şarkı "Canımdın Sen"... O şarkı benim ilk bestemdir, hayatımın dönüm noktasıdır. Beni müziğe başlatan beste o'dur.



Sanatçılar genelde ilk bestelerini çok amatörce bulurlar, bazıları duymak bile istemez...
İlk bestem, amatörce olmasına rağmen bence albüme koyulabilecek kadar iyi bir besteydi. Öyle bir beste olmasa zaten Rafet El Roman'ın bu kadar güvenini kazanamazdım ben. Çok güzel olduğu için "Gel, bu işi seninle yapacağız. Senin albümünü ben yapmak istiyorum" dedi.



Gerçekten daha önce müzikle hiç alakanız yok muydu? Kendi kendinize de mi söylemezdiniz?
Kendi kendime söylerdim tabii ama başkasının yanında söyleyemezdim. Kız arkadaşımın bile yanında söyleyemezdim. Bu kadar utangaç bir insanım aslında.



"Bende de yetenek varmış" bile demez miydiniz?
Kesinlikle kendimi iddialı görmezdim o konuda. Benim zaten müzisyen olacağım hiç aklıma gelmezdi. Nereden nereye... Çok seviyorum işimi tabii şu an ama bazen aynaya baktığıma "Allahım, nereden nereye! Sen ne yapıyordun, ne oldun..." diyorum kendi kendime.



Şaşkın mısınız şu anki duruma?
Şaşkınlık oluyor tabii ki, olmaz mı? Geçen gün Güngören'de bir imza günü oldu, 25000 kişi geldi! Maça gelmiş gibiydi insanlar. Ben sahneye çıktım, kalabalığı bir gördüm, "Geri mi kaçsam?" diye düşündüm bir an. "Hiç görünmesem acaba kurtulur muyum?" diye düşündüm. Öyle bir heyecan bastırdı ki...



Sahneye çıkarken de heyecanlanıyor musunuz?
Ben her zaman heyecanlanırım konserlerimde... Hele ki tek başımayken. Tabii şimdiye kadar Rafet El Roman'la çok konser yaptık ama bu çok farklı. Yanımda bana gaz veren bir Rafet El Roman yok ama çıkarım. Rahatım yani sahnede o açıdan. Böyle biraz utangaçlık da olunca çok hoşlarına gidiyor dinleyicilerin.



Neler dinlersiniz?
Her tarz dinlerim. Dünya müziklerini çok severim. Arapça müzikler, Hint müzikleri... Türk müziğinden de belli başlı dinlediğim kişiler var, yeni çıkanları da çok dinliyorum. Bazen güzel şarkılar da çıkıyor. Seçmiyorum pek, ne bulursam dinliyorum. Güzel şeyleri dinliyorum.



Vokalinizde R&B esintileri var...
Evet, var... O da Londra'da yaşamamdan kaynaklanıyor. Zaten benim başta yapacağım müzik R&B'ydi. Craig David tarzı bir şey yapmak istiyordum ama sadece R&B olunca da olmuyor. Türkiye'de pek tutmuyor. Oysa R&B alt yapının üstüne Arap tarzı, Arap gırtlağıyla bir vokal koyduğunuzda, değişik tarzda müzikleri de ekleyince mükemmel oluyor. Çok değişik bir şey çıkıyor.



Neden tek başınıza değil de bir düetle çıkış yaptınız? Sizin fikriniz miydi yoksa Rafet El Roman mı teklif etti?

Fikir benden geldi, ben yaptım zaten şarkıyı. Rafet El Roman'ın haberi yoktu zaten böyle bir proje yapmak istediğimden. Ben şarkıyı bitirdikten sonra haber verdim ona. İşimi garantiye aldım yani! O kadar iyi, o kadar değişik bir şey olması lazım ki insanların gönlünü bir anda fethedelim. Yanımda da Rafet El Roman gibi bana destek veren bir sanatçı var, neden ben bu işi bir düetle yapmayım? Biliyorsunuz normalde düetlerde bir bayan bir de bay vokal vardır. İki tane erkeğin bir aşk şarkısında düet yapması biraz zor bir işti. Sözleri çok iyi yazmak lazımdı. Her kelimeye dikkat etmeniz lazım ki kötü durmasın şarkıda. Şarkının bütün sözlerini yazdım, "Burasını ben söyleyeceğim, burasını Rafet El Roman söyleyecek" diye planımı yaptım, şarkıyı bitirdim Almanya'ya Rafet El Roman'ın yanına gittim. "Sen manyaksın, bu şarkı mahvedecek ortalığı" dedi. O dakika anladım çok iyi bir şey olduğunu. Baştan benim albümüme koyacaktık şarkıyı. Rafet El Roman kendi albümüne koymayı teklif etti, "İnanılmaz bir reklamın olacak senin" dedi. Büyük bir sanatçıya bir beste vermek, onunla aynı bestede düet yapmak çok ağır bir iş. Çok iyi bir şey yapmanız gerek ki elinize yüzünüze bulaşmasın. Biz şarkıdan emindik ama bu kadarından da emin değildik açıkçası. Bu kadar tutacağını beklemiyordum. Ben Londra'da yaşıyorum, şarkı patlamış, klip çıkmış, her yerde çalıyor, inanılmaz bir ilgi var... Benim hiç bir şeyden haberim yok Londra'da... İstanbul'a geliyorum, havaalanında bir ilgi "Noluyor" dedim ya... Alışamadım uzun süre ama artık biraz biraz anladım ben de...


Pop müziğin durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Eskiye oranla büyük bir durgunluk var...
90'lı yıllarda pop müzikte nice isimler vardı: Kerim Tekin'ler, Tayfun'lar, Burak Kut'lar... Bunlar çok iyi yerlerdeydiler. Şimdi piyasanın böyle olmasının nedeni üretmek bence. Artık eskisi gibi üretilmiyor. Güzel şeyler çıkarılmıyor artık. Çıkıyor ama çok az... Çıkanlar da zaten kendini belli edip kalıyor orada. Şu da var, artık Türk halkı çok seçici oldu. Artık herkesi dinlemiyorlar. İyi ile kötüyü de çok güzel ayırt etmeye başladılar. Zaten güzel bir şey yaptığınız zaman kendinizi belli ediyorsunuz.


Neden artık güzel şarkılar üretilmiyor sizce?
Artık çok fazla aynı tip şarkıdan var. Dinliyorum herhangi bir şarkıyı, "Aa, bu şarkı şuna benziyor" diyorum. Türkiye'deki aranjörler gerçekten çok ustalar ama artık biraz daha Avrupa'ya açılsalar... Zaten şu anda olağanüstü bilgileri var, bir de yabancılardan alsalar! Yani yemeğin tuzu gibi... Onlarla birlikte değişik bir şeyler yapsalar, çok daha güzel bir gelişme olur Türkiye'de. Biraz işin kolayına kaçılıyor gibi...


Sizin albümünüzü iyi yapan şey nedir sizce?
Ben sadece Türk müziği dinlemiyorum. Afrika müziğini bile dinlerim. O müziklerin altındaki o harmoniler, benim Türk müziğine bakış açımla birleştiği zaman ortaya inanılmaz değişik bir şey çıkıyor. Örneğin "Heder Oldum Aşkına"da, biraz Arap vokali havası vardır. Onun dışında, bir şarkının ritmi çok önemlidir. Makarnanın yağı olmazsa iyi durmaz mesela ama yağını, suyunu iyi ayarladığınız zaman mükemmel bir şey çıkar ortaya. Bu da onun gibi bir şey. Ritmini abartmadan çok iyi bir şekilde yapıp onun üzerine harmonilerle, vokallerle işlemeniz lazım ama bunları yaparken şu ana kadar yapılmış bir şarkıya da benzememesine dikkat etmeniz lazım. Ben de ona dikkat ettim şarkılarımda.


İlerisi için projeleriniz nelerdir?
Oyunculuk! Bir dizi görüşmesi var, şu an kanaldan haber bekliyoruz. Eğer kabul edilirse başlayacağız. Yaza doğru Rafet El Roman'ın bir senaryosu var, sinema filmi. Ben zaten oyunculuğu seviyorum. Müzikle uğraşmasaydım gayet güzel bir oyuncu olurdum. Yeni klibimiz var "Aşkım Aşklarından Bulasın", bir iki hafta sonra çekime başlayacağız. Bir de çok güzel bir projem var;
unutulanları hatırlatmak istiyorum. Kaybettiğimiz sanatçıların anısına bir şeyler yapmak istiyorum. Hatta ilk Sadri Alışık'la başlamak istiyorum. Onun anısına çok güzel. çok neşeli bir şarkı yaptım, hem de bomba bir isimle düet yaptık ama ismi gizli kalsın şimdilik. Sadri Alışık'tan sonra da Kemal Sunal için yapmak istiyorum. Bu proje benim en büyük isteğim